31 Temmuz 2013 Çarşamba

TELEVİZYON DENEN CANAVAR

John Logie Baird televizyonu icat ettiğinde insanoğlunun bu buluş karşısında bu kadar zaman harcayacağını tahmin ediyor muydu bilinmez ama şu anda gerçekten sorgulanması gereken bir noktadayız.


Günde 3-4 saat TV izlediğimiz ile ilgili olarak pek çok yazı okumuşsunuzdur. Peki televizyon karşısında bu kadar zaman geçirmeli miyiz?

Rastgele bir tarih seçtik ve 1 Nisan - 7 Nisan 2013 tarihleri arasındaki TNS reytinglerine baktık...



Gördüğünüz üzere birincilikleri diziler kapmış durumda, hafta sonu ise yarışmalar zamanı. 2,5 - 3 saat süren bu programlara özetleri de dahil edildiğinde 3,5 -4 saatlik bir süreye erişilmiş oluyor. (Biz sadece 1. ve 2.leri aldık) Bir dizi ve yanına bir de ana haber bülteni verelim :)) 4 saatlik süreye çok rahat ulaşıyoruz...

Elbetteki herkes istediği ve sevdiği programı izler. Peki ama haftada 25 saat ve üzeri TV karşısında gerçekten geçirmek zorunda mıyız? Her gün bir dizi ya da izledikten sonra bu program olmasaydı ben ne kaybederdim diyeceğimiz programları izlemesek ne olur?

Bulunduğumuz ortamda daha fazla sohbet olur, torunumuza daha fazla bilmece sorarız, haftada en az 1-2 kitap daha fazla okuruz, , herhangi bir konu ile ilgili daha fazla araştırma yapabilir, çocuğumuzla daha fazla zaman geçiririz...

Sonuç olarak araştırmalar geneli yansıtmaktadır. Herkes kendinden sorumludur ve kendi hayatını nasıl kaliteli kılacağından...

Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle
Patrona Mektuplar

15 Temmuz 2013 Pazartesi

İŞE DAHİLERİ ALIN

Albert Einstein'in çok güzel bir sözü var:

Hiçbir özel yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım. 

Türk Dil Kurumu'na göre merak etmek ''anlamak veya öğrenmek istemek'' olarak açıklanıyor... Kısaca başarıya giden yol olarak da tarif etmek sanırız yanlış olmaz...

Merak etmek, içimizdek öğrenme açlığı sebebiyle ortaya çıkar,  ardından araştırma ve öğrenme süreçleri ile devam edip bizi ''BİLME'' noktasına götürür...


İster işe yeni başlamış olun ister direktör, bir şirketin tüm çalışanlarının (Gn. Müdür, CEO ve hatta PATRON dahil) merak etmeleri gereken bir soru vardır:

İşimi daha doğru, daha hızlı ve daha iyi nasıl yapabilirim?

Bu soruyu soran, cevapları bulmak için sürekli araştıran ve sonunda da başarılı olan çalışanlarla dolu bir şirketin rekabetçiliğini sorgulamak muhtemelen anlamsız olacaktır...

Meraklı insanlar özgüveni yüksek, proaktif kişilerdir. Sorgulayıcı ve aratırmacı kişilikleri, sorunun parçası olmak yerine çözümün parçası olmalarını sağlar...

Bu çalışanların yaşayacakları en büyük zorluk böyle bir şirket kültürünün ve onları doğru yönetip yönlendirebilecek ilham verici liderlerinin bulunmamasıdır. Dinleme ve iletişim becerisi zayıf,ben merkezci, eleştiriye ve öneriye açık olmayan yöneticiler sayesinde şirket gelecekteki liderlerini,bu değerli insanları rakiplerine kaptırma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır...

Bu arada unutmadan söyleyelim. Merakın ve öğrenmenin en büyük düşmanı korkudur. Şirketinizde eğer korkunun çok faydalı olduğunu düşünen yöneticileriniz varsa sizinde o yöneticileri iyi düşünmenizi öneririz...